Isaac Newton ve Gottfried Wilhelm Leibniz: Kalkülüsün Doğuşu ve Tarihi Tartışma
Isaac Newton ve Gottfried Wilhelm Leibniz, modern kalkülüsün (diferansiyel ve integral hesap) temellerini atan iki büyük bilim insanıdır. Ancak, bu iki dehanın arasındaki İngiltere ve kıta Avrupası arasındaki bilimsel ayrışmanın da bir simgesi olan öncelik tartışması, yüzyıllar boyunca bilim dünyasının dikkatini çekmiştir. Bu makalede, Newton ve Leibniz'in kalkülüsü bağımsız olarak geliştirme süreçleri, bilimsel metodolojileri, yaşamları ve aralarındaki rekabet detaylı olarak ele alınmaktadır.
1. Tarihsel Arka Plan: Newton ve Leibniz’in Yaşamları
Isaac Newton (İngiltere, 1643-1727)
Isaac Newton, 1643 yılında İngiltere’nin Lincolnshire bölgesinde dünyaya geldi. Çocukluğu, babasının ölümü ve annesinin yeniden evlenmesi nedeniyle zorluklarla doluydu. Cambridge Üniversitesi’nde matematik ve fizik alanında kendini geliştiren Newton, Platonik bir düşünür ve dindar bir birey olarak yaşamına devam etti. Newton’un özel yaşamı, akademik çalışmaları kadar gizemlidir. Hiç evlenmemiştir ve yaşamı boyunca herhangi bir romantik ilişki izine rastlanmamıştır. Bazı tarihçiler, onun cinsellikten tamamen uzak bir yaşam sürdüğünü iddia ederken, diğerleri Newton'un döneminin toplumsal normları nedeniyle bu konuda ketum davrandığını ileri sürmüştür.
Newton’un dini yaklaşımı da akademik dünyası kadar ilginçtir. Trinitarizm’i reddederek klasik Hristiyan öğretilerinden farklı bir yol izlemiştir. Bununla birlikte, Tanrı’nın doğadaki yasaları belirleyen yüe bir gücün temsilcisi olduğuna inanıyordu. Bu, bilimsel çalışmalarında Tanrısal bir düzeni görme arzusu ile uyumluydu.
Newton, meslektaşlarına karşı mesafeli bir tavır sergilemiş ve Leibniz dahil olmak üzere çoğu bilim insanına eleştirilerle yaklaşmıştır. Leibniz'i "aldatıcı ve başkalarının fikirlerini kendine mal eden biri" olarak görmüş, bu nedenle onunla olan bilimsel tartışmasını kişiselleştirmiştir. Newton, 1727 yılında Londra'da yaşamını yitirdi. Ölümü, ilerleyen yaşı ve genel sağlık durumunun kötüleşmesiyle ilişkiliydi.
Gottfried Wilhelm Leibniz (Almanya, 1646-1716)
Leibniz, 1646 yılında Almanya’nın Leipzig kentinde dünyaya geldi. Leibniz'in babası bir hukuk profesörüydü ve Leibniz daha çocuk yaşlarında klasik diller ve felsefeyle tanıştı. Leipzig Üniversitesi’nde hukuk ve felsefe okudu, ancak matematiğe olan ilgisi Fransa’ya yaptığı seyahatle doruğa ulaştı. Paris'te tanıştığı bilim insanları ve matematikçiler Leibniz'in kendi metotlarını geliştirmesine yardımcı oldu.
Leibniz'in özel yaşamı Newton'a kıyasla daha renkli ve sosyaldir. Hiç evlenmemesine rağmen, kadınlarla olan yazışmaları ve dostlukları dikkat çekicidir. Leibniz, şövalye tavırı ve entelektüelliği ile dönemindeki pek çok insanı etkiledi. Ancak onun da yaşamında derin bir yalnızlık hissedildiği ve çalışmalarına olan tutkusu nedeniyle özel hayata fazla zaman ayıramadığı bilinir.
Leibniz'in dini yaklaşımı ise Newton'dan farklı olarak daha felsefi bir temele dayanıyordu. Evrendeki düzenin Tanrı’nın iyiliğinin bir yansıması olduğuna inanıyor ve monad teorisi ile bu düşüncesini destekliyordu. Leibniz, hayatı boyunca dışlandığını hissetmiş ve 1716 yılında Hannover'de yalnız bir şekilde ölmüştür. Cenazesine sınırlı sayıda kişi katılmış, bu durum onun yaşamının son dönemindeki izolasyonunu göstermiştir.
2. Kalkülüsün Keşi: Paralel Yollar
Newton’un Kalkülüs Yaklaşımı
Newton, kalkülüsü başlangıçta "akı oranları" (fluxions) adıyla tanımlamıştı. Onun metodu, daha çok hareket ve fiziksel değişimlere odaklanıyor ve soyut matematikten ziyade uygulamalı fiziksel problemleri çözmeyi hedefliyordu. Newton bu çalışmalarını 1660'lı yıllarda geliştirmeye başlasa da, yayınlamaktan kaçınmış ve bu bilgileri sadece yakın çevresine açıklamıştı.
Leibniz’in Kalkülüs Yaklaşımı
Leibniz, kalkülüsü daha soyut bir bakışa oturtmuş ve bugün hala kullanılan sembolik bir sistem geliştirmiştir (örneğin, ∫ ve d sembolleri). Leibniz'in metodu, genel matematiksel problemlere uygulanabilecek bir sistem sunmuş ve yayınlanabilir bir şekilde ortaya konmuştur. Onun bu yaklaşımı, daha geniş kitlelere ulaşmış ve etkili olmuştur.
3. Öncelik Tartışması ve Bilimsel Rekabet
Newton ve Leibniz arasındaki gerilim, kalkülüsün kimin tarafından önce keşedildiği sorusu etrafında şekillendi. İngiltere’deki bilim insanları, Leibniz’in Newton’un yayınlanmamış çalışmalarından faydalandığını iddia etti. Leibniz ise bu iddiaları reddetti ve kalkülüsü tamamen bağımsız bir şekilde geliştirdiğini savundu.
Bu tartışma, 18. yüzyıl boyunca İngiltere ve kıta Avrupası arasında bilimsel bir ayrışmanın sembolü haline geldi. İngiltere’deki matematikçiler genellikle Newton’un tarafını tutarken, kıta Avrupası Leibniz’in metotlarını benimsemiştir. Ancak zamanla Leibniz’in sembolik notasyonu evrensel bir standart haline gelmiştir.
4. Sonuç ve Miras
Newton ve Leibniz’in kalkülüs konusundaki çalışmaları, matematiğin en büyük devrimlerinden birini temsil eder. Tartışmalara rağmen, bugün bilim dünyası her iki bilim insanının da kalkülüsü bağımsız olarak keşfettiğini kabul etmektedir.
Newton, fiziksel uygulamaların derinlemesine analizi ile bilim dünyasına öncülük ederken, Leibniz’in sembolik dili ve genel yaklaşımı kalkülüsün bugünkü modern matematiğe entegre olmasını sağlamıştır. Her iki bilim insanının mücadelelerinden çıkarılan ders, bilimin ilerlemesinde iş birliğinin ve şeffaflığın ne kadar kritik olduğunu göstermektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder